Tedarik Zinciri Yönetim Yasası Nedir?
“Tedarik Zinciri Yönetim Yasası” terimi genel olarak belirli bir ülkede veya bölgede, tedarik zinciri faaliyetlerini ve tedarikçi ilişkilerini düzenlemek amacıyla çıkarılan yasayı ifade eder. Bu tür yasalar, genellikle şirketlerin tedarik zinciri süreçlerini daha sürdürülebilir, etik ve adil bir şekilde yönetmelerini sağlamayı hedefler.
Tedarik Zinciri Yönetim Yasaları, şirketlerin tedarik zinciri boyunca insan haklarına saygı göstermelerini, çevresel sürdürülebilirlik ilkelerine uygun davranmalarını ve etik standartlara uyumlu hareket etmelerini teşvik eder. Bu tür yasalar genellikle aşağıdaki noktaları içerebilir:
- Şeffaflık ve Raporlama
- Risk Değerlendirmesi ve Önlemler
- İnsan Hakları ve Çalışan Koşulları
- Çevresel Sürdürülebilirlik
- Yaptırımlar
Tedarik Zinciri Yönetim Yasaları, tedarik zinciri yönetiminin sadece şirket içi süreçlerle sınırlı kalmayacağını, aynı zamanda tedarikçi ilişkilerini ve tedarik zinciri faaliyetlerini de kapsayacağını gösterir. Bu yasalar, şirketlerin daha adil, etik ve sürdürülebilir bir tedarik zinciri yönetimine geçiş yapmalarına yardımcı olmayı amaçlar.
Alman Tedarik Zinciri Yönetim Yasası
Almanya’nın Temmuz 2021 itibarıyla yürürlüğe giren “Lieferkettengesetz” adlı yasası, İngilizcesiyle “Supply Chain Due Diligence Law” olarak da bilinir ve Almanca’da “Tedarik Zinciri Sorumluluk Yasası” anlamına gelir. Bu yasa, Almanya’da faaliyet gösteren büyük şirketleri, tedarik zinciri boyunca insan hakları ihlalleri, çevresel zararlar ve diğer sürdürülebilirlik sorunları konusunda daha sorumlu davranmaya teşvik etmeyi amaçlar.
Ana hedef, büyük şirketlerin tedarik zincirlerindeki faaliyetleri daha şeffaf ve sorumlu bir şekilde yönetmelerini sağlamaktır. Yasanın temel unsurları şunlar:
- Şirketlerin Sorumluluğu: Büyük Alman şirketleri, tedarik zincirlerinde insan hakları ihlallerini ve çevresel zararları önlemek veya hafifletmek için gerekli adımları atmaları gerektiği konusunda sorumludur.
- Risk Değerlendirmesi ve Önlemler: Şirketler, tedarik zincirlerindeki riskleri belirlemeli, risk analizi yapmalı ve gerekirse riskleri azaltmak veya önlemek için adımlar atmalıdır.
- Şeffaflık ve Raporlama: Şirketler, tedarik zinciri yönetimi ve sürdürülebilirlik konularında yıllık olarak raporlama yapmak zorundadır. Bu raporlar, kamuoyunun ve yetkililerin denetimine açık hale getirilir.
- Yaptırımlar: Yasaya uymayan şirketlere para cezaları uygulanabilir. Ayrıca, yasa uygulamalarında ihlal tespit edilen şirketlerin kamu ihalelerine katılımı da kısıtlanabilir.
Bu yasa, Almanya’da tedarik zinciri yönetimi ve kurumsal sosyal sorumluluk konularında önemli bir adım olarak kabul edilirken, diğer ülkelerde de benzer tedarik zinciri sorumluluk yasalarının tartışıldığı bir dönemde geliştirilmiştir.
Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) kriterlerine göre tedarikçi yönetimi
Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) kriterleri, bir şirketin faaliyetlerini sürdürürken toplumsal, çevresel ve etik sorumluluklarını nasıl yerine getirdiğini ve paydaşlarına nasıl değer kattığını gösterir. Bu nedenle tedarikçi yönetimi de KSS stratejisinin önemli bir bileşenidir. Şirketler, sadece kendi iç işleyişlerinde değil, aynı zamanda tedarik zincirinde yer alan tedarikçilerinin de KSS prensiplerine uyum sağlamasını sağlamak amacıyla çeşitli yaklaşımlar geliştirirler.
İşte tedarikçi yönetiminde KSS kriterlerine göre dikkate alınması gereken bazı noktalar:
Etik Kurallar ve İş Etiği: Tedarikçilerden beklenen, dürüstlük, şeffaflık, yolsuzlukla mücadele ve iş etiği prensiplerine uymalarıdır. Tedarikçilerin iş yapış şekilleri, rüşvet veya yolsuzlukla ilişkileri gibi etik sorunlarına karşı duyarlı olmaları gerekmektedir.
Çalışan Hakları ve Koşulları: Tedarikçilerin çalışanların temel haklarına saygı göstermeleri, güvenli ve insanca çalışma koşulları sağlamaları beklenir. Çocuk işçiliği, zorla çalıştırma ve insan hakları ihlalleri gibi durumların önlenmesi gerekmektedir.
Çevresel Sürdürülebilirlik: Tedarikçilerin çevresel taahhütleri yerine getirmeleri beklenir. Bu, atık yönetimi, enerji tasarrufu, karbon ayak izi azaltımı ve çevre dostu üretim yöntemlerini içerebilir.
Sosyal İçerme ve Çeşitlilik: Tedarikçilerin çeşitli bir çalışan kadrosu oluşturmaları ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi sosyal içerme prensiplerini desteklemeleri önemlidir.
Toplumsal Katkı ve Yerel Kalkınma: Tedarikçilerin faaliyet gösterdikleri topluluklara katkıda bulunmaları, yerel ekonomiyi desteklemeleri ve sosyal sorumluluk projelerine katılmaları beklenir.
Malzeme ve Ürün Güvenliği: Tedarikçilerin ürettikleri ürünlerin güvenliği, kalitesi ve uygunluğu konusunda taahhütlerine uyum sağlamaları gerekmektedir.
Şeffaflık ve Raporlama: Tedarikçilerden, KSS performanslarıyla ilgili düzenli olarak raporlama yapmaları ve şirketin tedarik zincirine dair bilgi sağlamaları beklenir.
Risk Yönetimi: Tedarik zincirinde oluşabilecek KSS riskleri değerlendirilmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır.
Şirketler, tedarikçi yönetiminde KSS kriterlerini gözeterek iş ortaklarıyla uzun vadeli ve sürdürülebilir iş ilişkileri kurabilirler. Bu, hem şirketin itibarını korumasına hem de sürdürülebilirlik hedeflerini gerçekleştirmesine yardımcı olabilir.
Tedarik zinciri yönetimi, karmaşık ve dinamik bir süreç olup işletmelerin rekabet avantajı elde etmesine yardımcı olurken, aynı zamanda müşteri memnuniyetini ve işletme performansını artırma amacını taşır. Bu nedenle, modern işletmeler için stratejik bir öneme sahiptir. Tedarik zinciri yönetimi ile ilgili daha fazla bilgi almak için hemen bize ulaşın!